Şu kullanıcı olarak giriş yapıldı:
filler@godaddy.com
Şu kullanıcı olarak giriş yapıldı:
filler@godaddy.com
Duygusal enerji beden zihinsel beden ile daha yoğun temas içindedir. Nedeni ise önce düşünce gelir ve o düşünce duyguları oluşturur. İnsanın günlük yaşamında zihninden 60 bin ile 90 bin arası düşünce geçtiği tespit edilmiştir. Siz de bu pencereden bakarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.
Duygusal etkiler kişinin Aura katmanları içinde bulunan enerji bedenlerinde enerjisel blokajlar oluşturuyor, bu blokajlar ise kişide zihinsel yorgunluk ,duygusal mutsuzluk hiç bir şeyden zevk alamama, içten gülememe, sürekli mutluluğu farklı şeylerde arama eğilimindedir fakat geçici şeylerle oyalanır durur çünkü asıl sorunun ne olduğunu yüzeysel olarak bilir ama derinliğine hükmedemez. Bu yaşanmışlıkların kayıt yeri beyinde bulunan amigdala dır .
Kişi hayatı boyunca en fazla aktif olarak hangi duygu ve düşünceler yoğunluğu içerisinde kalmış ise Beyin nöron'larında bir ağ örülür yani o düşünce ve duyguların baskın olduğu nöronal bir ağ kurulur, bu ağ çok fazla güç kazanmış ise kişinin yaşamında yer alacak olan bu bağlantıların sonucu bir yaşamdır. insanların geneli güzel düşüncelerin hayalini kuramaz. Olumlu muhteşem bir yaşam hayalini kuramaz sadece yüzeysel yapar. Örnek olarak size desem ki sevmediğiniz bir kişi hakkında ne düşünüyorsunuz? , siz hemen müthiş bir negatif duygu ve düşünce yoğunluğuna girer olayı yaşayarak bana aktarırsınız. Bunun nedeni yukarıda da bahsettiğim gibi daha fazla negatif düşünce ve duygularda kalıp nöron ağlarının güçlü olmasından. Peki size çok istediğiniz bir hayali kurun ve o çoşkuyu yaşayın sanki ona sahip olmuş'casına desem yapamazsınız en azından bir çoğunuz yapamaz, nedeni ise o muhteşem hayalleri kuracak duygu ve düşünce nöron bağlantılarının zayıf olduğundan.
Öncelikli olarak kişi farkında olmadan kendisine yüklenen kalıp düşüncelerin farkına varmalıdır. Bu duygu ve düşünceler toplumsal, örf, adet, gelenek, görenek kalıplarıdır. Bunlar içinde doğru olanları da vardır fakat nefs ve ego da yoğrulmuş bir çok kalıplarda vardır. Bunları kendi düşünce kalıplarından temizledikçe ve kendini mutlu eden, olması gereken düşünce duygular içerisine girdikçe kişi kendini daha rahat hisseder aynı zamanda bunların beyinde yeni nöron bağlantıları oluşur, bu da kişinin yaşamında kendisini gösterir. Eski kalıplar artık aktif olmadıkça pasif konuma geçer ve nöronal bağlantılar zayıflar, etkisi fazla hissedilmez.
Kişi kendi iç dünyasında değişim ve dönüşüm geçirdikçe yaşam sevinci , mutluluğu artar eskisi gibi her şeyi kafaya takmaz taksa bile çok kısa bir zamanda atlatır. yıkıcı değil yapıcı olmaya başlar.
Hayat kalitesi artar, olaylara çok daha farklı bir bakış açısı ile yaklaşır. farkındalığı artar bilinci yükselir. Kendi yaşamı, ortamı ve çevresi değişime başlar
Kişinin enerji alanı değiştikçe titreştiği frekans aralığı da değişir ve benzerlerini çekmeye başlar. Bu aynı frekansta titreşen kişiler daha iyi anlaşır, ortak yönleri çok olur, daha düşük frekansta titreşen insanlar ile pek mutlu olamazlar , muhabbetleri pek iyi olmaz her ikisi de farklı düşüncelere sahiptir ve ilgi alanları farklıdır.